Aslında o oynak bir kadın.
- Actually she is a loose woman.
Sözleşme oldukça gevşek.
- The contract was rather loose.
Bu ayakkabılar biraz gevşek.
- These shoes are a little loose.
Bu ceket üzerimde bol görünüyor.
- This coat looks loose on me.
Pantolonum çok bol, çünkü çok kilo verdim.
- My pants are very loose because I've lost much weight.
O, serbest bir hayat yaşadı.
- He has led a loose life.
Köpekleri serbest bırakma.
- Don't set the dogs loose.
We set sail for the Caribbean.