Tomurcuklar patlamaya başladı.
- The buds began to burst.
Şükran Günü'nden bir önceki gün süpermarketler patlamaya hazır.
- The day before Thanksgiving, the supermarkets are full to bursting.
Kalabalıktan muazzam bir tezahürat patladı.
- A mighty cheer burst from the crowd.
Su boruları dondu ve sonra patladı.
- The water pipes froze and then burst.
Öyle güzel bir fıkraydı ki, herkes birden kahkahayı bastı.
- It was such a nice joke that everybody burst out laughing.
Tom birden kahkahayı patlattı.
- Tom suddenly burst out laughing.