Meg Tom'la tekrar buluşmaktan mutluydu.
- Meg was happy about meeting Tom again.
Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.
- It was awesome to meet you in real life!
Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
- Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
- Everyone wants to meet you. You're famous!
Atletizm yarışması 15 Ekim'de düzenlendi.
- The athletic meet took place on October 15.
Atletik yarışma gelecek haftaya kadar ertelendi.
- The athletic meet was put off until next week.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.
Boston'a gelmemin nedeni, evlenmeyi umduğum kadına rastlamaktır.
- The reason I came to Boston is to meet the woman I hope to marry.
Sana rastlamak ne güzel. Ben bir karıncayiyenim.
- Pleased to meet you. I am an anteater.
Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.
- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
Beni istasyonda karşılamayı unutma.
- Do not forget to meet me at the station.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- She promised to meet her at the coffee shop.
Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
- He promised to meet him at the coffee shop.