Tom el arabasını kum ile doldurdu.
- Tom filled the wheelbarrow with sand.
Plajdaki kum beyazdı.
- The sand on the beach was white.
Polonya'nın bütün Baltık kıyıları kumsallardan oluşur.
- The whole Baltic coast of Poland is made up of sandy beaches.
Birkaç çocuk kumsalda oynuyor.
- Several children are playing on the sandy beach.
Bu tuvalet kağıdı, zımpara kağıdı gibi hissettiriyor.
- This toilet paper feels like sandpaper.
Bu tuvalet kağıdı zımpara kağıdı gibi.
- This toilet paper is like sandpaper.
Çocuk plajda kumla oynamayı sever.
- At the beach the child likes to play with the sand.
Tom kumlu plajda Mary'nin yanına oturdu.
- Tom sat down next to Mary on the sandy beach.
Somon nehre gider ve yumurtalarını kuma yumurtlar.
- Salmon go up the river and lay their eggs in the sand.
Kafasını, deve kuşu gibi kuma gömdü.
- He stuck his head in the sand like an ostrich.
... with ten kids. And they're, like, wrestling with each other and throwing sand and, like, ...
... and sand integration ...