Burada yabancı bir topraktayız.
- We're on unfamiliar ground here.
Elektrik ekipmanları topraklı mı?
- Is the electrical equipment grounded?
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
Bir taşa takıldım ve yere düştüm.
- I tripped over a stone and fell to the ground.
O, spor sahasını geçti.
- He crossed the sports ground.
Enerjini harcıyorsun. Şikayetin temelsiz.
- You're wasting your energy. Your complaint is groundless.
Bazı temel kurallar belirleyelim.
- Let's establish some ground rules.
Bilgisayarım doğru şekilde topraklanmış bir prize bağlı.
- My computer is connected to a properly grounded outlet.