Yönetmen seni azarladı.
- The director reprimanded you.
Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
Ben bu yıpranmış halıdan kurtulmak zorunda kalacağım
- I will have to get rid of this worn-out carpet.
Bu halı gerçek bir kelepirdir.
- This carpet was a real bargain.
Müdür masaya vurarak adamı azarladı.
- The manager reprimanded the man by pounding on the table.
Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.
Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.
- This carpet is big enough to cover the whole floor.
Fred was ticked off by the teacher for playing around in class.
He is struck by Antinous, who is in turn reprimanded by one of the “proud young men” courting Penelope:.