Sana geri ödemek için bir yol bulacağım.
- I will find a way to repay you.
Ben et yemeyen epeyce insan tanıyorum.
- I know quite a few people who don't eat meat.
Hem Tom'un hem de Mary'nin epeyce arkadaşları var.
- Tom and Mary both have quite a few friends.
Tom hâlâ oyunun kurallarını tamamen öğrenmemişti.
- Tom still hasn't quite learned the rules of the game.
Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
- He looked confident but his inner feelings were quite different.
Ben gayet iyi hissediyorum.
- I'm feeling quite well.
Onun niçin sinirlendiği gayet açık.
- Why he got angry is quite clear.
Geri ödeyecek bazı borçlarım ar.
- I have some debts to repay.
Keşke Tom'a geri ödeyebilmemin bir yolu olsa.
- I wish there was some way I could repay Tom.
O tasarımcının adını tam olarak anlamadım.
- I didn't quite catch the name of that designer.
Sonuçtan tam olarak memnun değiliz.
- We are not quite satisfied with the result.
Büsbütün hayal kırıklığı, biz hayallerimizin yok olduğunu gördük.
- Quite frustrated, we saw our dreams disappear.
Bilgisayarlarla büsbütün evdedir.
- He is quite at home with computers.
Mademki Tom işsiz onun bir hayli boş zamanı var.
- Now that Tom is unemployed, he has quite a bit of free time.
Şiddetli yağmur bir hayli zarara yol açtı.
- The torrential rain did quite a bit of damage.
Borcumu ödemek zorundayım.
- I must repay the debt.
Keşke Tom'a geri ödeyebilmemin bir yolu olsa.
- I wish there was some way I could repay Tom.
Sana geri ödemek için bir yol bulacağım.
- I will find a way to repay you.
Borcumu ödemek zorundayım.
- I must repay the debt.