Koum'un ailesi Ukrayna'dan Amerika Birleşik Devletlerine göç ettikten sonra yemek fişlerine güvenmek zorundaydı.
- Koum's family had to rely on food stamps after emigrating from Ukraine to the United States.
Bundan sonra sana güvenmek zorunda kalacağım.
- I'll have to rely on you from now on.
Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- I know you can rely on him for transportation.
Tom hâlâ ebeveynlerine güveniyor mu?
- Does Tom still rely on his parents?
O, onun bir resim çekişini izledi.
- She watched him draw a picture.
Manyetik bir çekimle birbirlerine çekildiler.
- They were drawn to each other by a magnetic attraction.
İlgiyi kendine çekmek istiyorsun.
- You're drawing attention to yourself.
O onun dikkatini çekmek için kasten mendilini düşürdü.
- She dropped her handkerchief on purpose to draw his attention.
I know I can rely on you.
The city relies on the subway system.
... It's an actual premium channel that they can really rely on ...
... but these negotiations don't rely on trust ...