Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
Meselenin püf noktası odur.
- That's the crux of the matter.
Lütfen gelecek toplantıda maddeyi öne sür.
- Please bring the matter forward at the next meeting.
Radyoaktif maddeler tehlikelidir.
- Radioactive matter is dangerous.
Bu konuyu tartışmak için özel bir isteğim yok.
- I have no particular desire to discuss that matter.
Konu hakkında seninle özel olarak konuşabilir miyim?
- May I talk with you in private about the matter?