to push (a vehicle) alongside oneself as one walks

listen to the pronunciation of to push (a vehicle) alongside oneself as one walks
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to push (a vehicle) alongside oneself as one walks в Английский Язык Турецкий язык словарь

walk
{f} yürüyerek gitmek

Okula yürüyerek gitmek yarım saatimizi alıyor. - It takes us half an hour to walk to school.

Bu sıcakta işe yürüyerek gitmek kötü bir fikir. - Walking to work in this heat is a bad idea.

walk
otlak
walk
yürüyüşe çıkarmak
walk
gezinti

Sahilde gezinti yaptık. - We went for a walk on the beach.

walk
hareket etmek
walk
(fiil) yürümek, yürüyerek gitmek, dolaşmak, gezdirmek, gezmek, adımlamak, adımla ölçmek, yürütmek, dolaştırmak, yürüyüşe çıkarmak, yürüterek yormak, eşlik etmek, taşımak (iterek)
walk
{f} gezmek
walk
{f} dolaştırmak
walk
{i} devriye gezme
walk
{i} yürünecek mesafe
walk
{f} yürütmek
walk
{i} yürüyüş yolu

Tom ön yürüyüş yoluna yaklaşıyor. - Tom is coming up the front walk.

walk
{i} koyun çiftliği
walk
{f} adımla ölçmek
walk
{f} taşımak (iterek)
walk
yürümek, yürüyerek gitmek: We walked all the way from Üsküdar to Kadıköy. Üsküdar'dan ta Kadıköy'e kadar yürüdük. I didn't come by car
walk
{i} yürünecek yer
walk
beraberinde yürüyüşe çıkmak
walk
{i} yol

Adam bütün yolu yürümek istemedi;bu yüzden otobüse bindi. - The man didn't feel like walking all the way; so he took the bus.

Onlar yol boyunca üçü yan yana yürüdü. - They walked along the road three abreast.

Английский Язык - Английский Язык
walk

The county had a successful defense only because the judge kept telling the jury at every chance that the cyclist should have walked his bicycle like a pedestrian.

to push (a vehicle) alongside oneself as one walks

    Расстановка переносов

    to push (a vehicle) a·long·side one·self as one walks

    Произношение

Избранное