Benim niyetim size herhangi bir şekilde zarar vermek değildir.
- It is not my intent to hurt you in any way.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
- The man attacked her with the intention of killing her.
Onların amaçları açıktır.
- Their intentions are obvious.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
- I need to know your intentions.
Fransızca öğrenmeye niyetli.
- She is intent on mastering French.
Polis suçluyu durdurmaya niyetliydi.
- The police were intent on stopping the criminal.
Tom dikkatle dinledi.
- Tom listened intently.
Tom'dan başka herkes dikkatle dinledi.
- Everyone but Tom listened intently.
O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
- He broke the window intentionally.
Evet, bunu kasıtlı yaptım.
- Yes, I did this intentionally.
Sorrowful, phantasmal as this same Double Aristocracy of Teachers and Governors now looks, it is worth all men’s while to know that the purport of it is, and remains, noble and most real.
He purported to become an international man of affairs.
He purports himself to be an international man of affairs.