to presage; to tell the fortune of

listen to the pronunciation of to presage; to tell the fortune of
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to presage; to tell the fortune of в Английский Язык Турецкий язык словарь

fortune
talih

Yanan binadan kurtarılacak kadar iyi bir talihe sahipti. - He had the good fortune to be rescued from the burning building.

fortune
{i} tâlih

Yanan binadan kurtarılacak kadar iyi bir talihe sahipti. - He had the good fortune to be rescued from the burning building.

fortune
şans

Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın. - You'll make a fortune by taking a chance.

Iyi şans sayesinde onlar kaçtı. - By good fortune, they escaped.

fortune
{i} kısmet
fortune
{i} servet

Ben sansüre inanıyorum. Onun sayesinde bir servet yaptım. - I believe in censorship. I made a fortune out of it.

O ölmeden bir hafta önce vasiyetini değiştirdi,bütün servetini köpeği Pookie'e bıraktı. - A week before she died she changed her will and left her entire fortune to her dog Pookie.

fortune
çok para
fortune
{i} kader

Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın. - You'll make a fortune by taking a chance.

Herkes kendi kaderini çizer. - Everybody is the architect of their own fortune.

fortune
fortune hunter bilhassa evlenme yolu ile zengin olmak isteyen kimse
fortune
hayır

Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı. - Sami left his entire fortune to charity.

Tom bütün servetini hayır için bağışladı. - Tom donated his entire fortune to charity.

fortune
devran
fortune
meymenet
fortune
bakı
fortune
gelecek
fortune
{i} baht
fortune
tesadüf
fortune
fortunetelling falcılık
fortune
{i} zenginlik
fortune
fortuneteller falcı
fortune
kaza

Tom muhtemelen bir servet kazanacak. - Tom will probably make a fortune.

Leyla'nın babası servetini petrol endüstrisinde kazandı. - Layla's father made his fortune in the oil industry.

Английский Язык - Английский Язык
fortune
to presage; to tell the fortune of

    Расстановка переносов

    to presage; to tell the for·tune of

    Произношение

Избранное