Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.
Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Tom kesinlikle övgüyü hakediyor.
- Tom certainly deserves praise.
Yeni Yıl Günü birçok Japon ibadet etmek için türbeye giderler.
- On New Year's Day many Japanese go to the shrine to worship.
Sabah ibadeti saat on birde başlar.
- Morning worship begins at eleven o'clock.
Onlar her Pazar ibadet ederler.
- They worship every Sunday.
Herkes onun kahramanlığını övdü.
- Everybody praised his heroism.
Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
- Praise stimulates students to work hard.
Bir kişinin hayatını kurtardığı için methedildi.
- She was praised for saving a person's life.
O, bir taraftan raporumu methetti diğer taraftan onu eleştirdi.
- On one hand he praised my report, but on the other hand he criticized it.
Taparcasına hayranlık duymak tehlikeli bir şey.
- Hero worship is a dangerous thing.
Bu piç, herkesin ona ibadet etmesi gerektiğini düşünüyor.
- This bastard thinks that everyone should worship him.
Yeni Yıl Günü birçok Japon ibadet etmek için türbeye giderler.
- On New Year's Day many Japanese go to the shrine to worship.
Senatörler benim hareketimi övüyorlardı.
- The senators will praise my act.
Mary'yi övmeyi seviyorum.
- I like to praise Mary.
Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Koministler paraya tapmazlar.
- Communists don't worship money.