Bu tozu bir bardak suyla karıştır.
- Mix this powder with a cup of water.
Yerde bir tür beyaz toz vardı.
- There was some kind of white powder on the floor.
Pudra şekerini sevmiyorum.
- I don't like powdered sugar.
Sana tokat atsam bütün şehir makyaj pudrasından boğulacak.
- If I slap you, the whole city will suffocate from face powder.
Hiçbir insan onları bilemez, hiçbir avcı barut ve kurşunla onları vuramaz. - Düşünceler özgürdür!
- No man can know them, no hunter can shoot them, with powder and lead - Thoughts are free!
Orta Doğu hâlâ barut fıçısı olarak kabul ediliyor.
- The Middle East is still considered a powder keg.
A circling zone thou seest / Powdered with stars.
Some salts powder easily.
Grind their bones to powder small.
She paints and powders.