Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
- I had to postpone my appointment.
Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
- We'll have to postpone the game.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.
Biz yağmur nedeniyle toplantıyı ertelemek zorunda kaldık.
- We had to postpone the gathering because of rain.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.
Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.
- The meeting was adjourned until the next week.
Toplantı gelecek haftaya kadar ertelendi.
- The meeting was adjourned until the following week.
Komite üyeleri oturuma son vermek istese de, başkan devam etmek istiyor.
- The Chair wants to continue, even though the committee members want to adjourn.
NASA will roll back the shuttle launch due to bad weather.