Fakat tuhaf bir durum vardı.
- But there was one curious circumstance.
Bunlar özel durumlar.
- These are special circumstances.
Şartlar göz önüne alındığında, böyle bir olayın gerçekleşmesi kaçınılmazdı.
- Given the circumstances, it was inevitable that such an incident should take place.
Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.
- Under the circumstances we have no choice but to surrender.
Şartları öğrenene kadar bir şey söyleyemezsin.
- You can't say anything till you know the circumstances.
Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır.
- Under the circumstances, bankruptcy is inevitable.
O, kendini koşullara uydurdu.
- He adapted himself to circumstances.
O koşulları detaylı olarak açıkladı.
- He described the circumstances in detail.