Öğle yemeğini getirmek zorunda değilsin.
- You do not have to bring your lunch.
Tom eve bir hediyelik eşya getirmek istedi.
- Tom wanted to bring home a souvenir.
Lütfen bana bugünün gazetesini getir.
- Bring me today's paper, please.
S.Jobs Disney'e büyüyü geri getirebilir mi?
- Can S. Jobs bring back the magic to Disney?
The closer Jones can really bring it.