Tom'un dışında herkes mevcuttu.
- All but Tom were present.
Bütün öğrenciler mevcut değiller.
- Not all those students are present.
Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
- My uncle is staying in Hong Kong at present.
Onlar şu anda İngiltere'de büyük bir şirket için çalışıyorlar.
- At present they are working for a big company in England.
Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.
- You must live in the present, not in the past.
Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir.
- His present assistant is Miss Nokami.
Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.
- My grandfather gave me a birthday present.
Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
- I got you a pen as a birthday present.
Hepimiz şimdiki zamanın yanı sıra geçmişle ve gelecekle bağlandık.
- All of us are connected with the past and the future as well as the present.
Şimdiki zaman gibi zaman yok.
- There's no time like the present.
Tom şu anki maaşından memnun değil.
- Tom isn't content with his present salary.
Senin şu anki sorunun her zaman aklımda.
- Your present trouble is on my mind all the time.
Tom bugünkü toplantıda hazır olacak.
- Tom is going to be present at today's meeting.
Bugünkü durumundan memnundur.
- He is content with his present state.