Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Hiçbir karşıt kanıt yoktur.
- There is no evidence to the contrary.
Ben bu fikre karşı çıkmalıyım.
- I have to oppose this idea.
Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.
- We oppose the government on this matter.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
- I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
O tembel değildir, tam tersine sıkı çalışan biri olduğunu düşünüyorum.
- He's not lazy. On the contrary, I think he's a hard worker.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Onun cevabı beklentilerimizin aksineydi.
- His response was contrary to our expectations.