Tatoeba açık kaynaklıdır.
- Tatoeba is open source.
O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
- When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
Onu açmak için bir allen anahtara ihtiyacın olacak.
- You'll need an Allen key to open it.
Ben bir tasarruf hesabı açmak istiyorum.
- I'd like to open a savings account.
Amerika Birleşik Devletlerinde sivil haklar için mücadele 1954 yılında başladı, hükümetin herkese okul açılmak zorunda olduğunu söylediğinde.
- The fight for civil rights in the United States started in 1954, when the government said school had to be open to everyone.
O zarfı açmak için kesti.
- He cut the envelope open.
Zarfı açmak için yırttı.
- Tom ripped open the envelope.
İkide açılışımız var.
- We have an opening at two o'clock.
O, açılış törenine çok sayıda misafir davet etmeyi planlayacak.
- He will figure on inviting a lot of guests to the opening ceremony.
Ben açık ve dürüsttüm.
- I was open and honest.
Sana karşı tamamen dürüstüm.
- I have been completely open with you.
Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
Tatoeba açık kaynaklıdır.
- Tatoeba is open source.
Açık hava marketinde taze ürün satılmaktadır.
- Fresh produce is sold at an open-air market.
Günü açık havada geçiririz.
- We spent the day in the open air.
O yer herkese açıktır.
- That place is open to everybody.
Bu mekan herkese açıktır.
- This place is open to everybody.
Tom kapıyı daha geniş açtı.
- Tom opened the door wider.
Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.
- We have to measure your intraocular pressure. Please open both eyes wide and look fixedly at this object here.
Kafesi açtı ve kuşları serbest bıraktı.
- He opened the cage and set the birds free.
Sihirli lamba kırılıp açıldı ve cin serbest kaldı.
- The magic lamp broke open and the genie was released.
Kendi restoranını açmak ister misin?
- Do you want to open up your own restaurant?
The door was difficult to open.
- The door was hard to open.
You may not be able to open that.
- You might not be able to open that.
Retirements have opened up some vacancies.
Wary of hunters, the fleeing deer kept well out of the open, dodging instead from thicket to thicket.
The man is an open book.
I couldn't save my changes because another user had the same file open.
It was as if his body had gone to sleep standing up and with his eyes open.
Banks are not open on bank holidays.
Jeff opens his hand revealing a straight flush.
We have got to bring this company's corrupt business practices into the open.
Open the door, please.
- Please open the door.
This door will not open.
- This door won't open.
... And the ambition to make it open and available, to ...
... Today, we're announcing Android open accessory. We are adding platform support for hardware ...