Sami evliliği sona erdirmek için gönülsüzce onay verdi.
- Sami reluctantly gave the OK to end the marriage.
Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
- Eisenhower had campaigned to end the war.
Üç gün durmadan yağmur yağdı.
- It rained three days on end.
Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
- It rained for several days on end.
Arka arkaya üç gün boyunca yağmur yağdı.
- It has rained for three days on end.
Üç gün devamlı yağmur yağdı.
- It rained for three days on end.
Üç gündür devamlı yağmur yağıyor.
- It has been raining for three days on end.
How silent, on the other hand, lie all Cotton-trades and such like; not a steeple-chimney yet got on end from sea to sea!.
These batteries last for hours on end.
... to make sure our company didn't end up all male, which ...
... your end of the bargain. ...