Onu tamir etmek birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to mend it.
Onarmak için asla çok geç değil.
- It is never too late to mend.
Bu saati onarmak istiyorum.
- I want to mend this watch.
Niçin o sigortayı tamir etmiyorsun?
- Why don't you mend that fuse?
Ona ayakkabılarımı tamir ettireceğim.
- I will have him mend my shoes.
Bu yeni ayakkabılar şimdiden onarım istiyor.
- These new shoes already want mending.
Çoraplarımın onarıma ihtiyacı var.
- My socks are in need of mending.