to make whole or entire

listen to the pronunciation of to make whole or entire
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to make whole or entire в Английский Язык Турецкий язык словарь

complete
{f} tamamlamak

Projeyi tamamlamak için daha çok zaman ayırmamız gerektiğini söylediğinde Tom'un kesinlikle bir fikri vardı. - Tom certainly had a point when he said we should allow more time to complete the project.

En kısa sürede onu tamamlamak zorundayım. - I have to complete it as soon as possible.

complete
{s} tam

Tamamen işine dalmıştı. - He was completely absorbed in his work.

Hepsi bununla tamamlandı. - All is completed with this.

complete
eksiksiz

Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir. - A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.

Prosedür doğru ve eksiksiz yürütülmelidir. - The procedure must be executed correctly and completely.

complete
{f} doldurmak
complete
{f} yerine getirmek
complete
{f} tamamla: adj.tamam
complete
{s} tamamı

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

Numarayı tamamıyle unuttum. - I completely forgot the number.

complete
tam olma hali
complete
completeness bütünlük
complete
bitev
complete
tam, bitirmek, tamamlamak tam
complete
katıksız
complete
tümlemek
complete
(Bilgisayar) tamamlandı

İş yarım saatten az bir sürede tamamlandı. - The work was completed in under half an hour.

Çalışma neredeyse tamamlandı. - The work has been almost completed.

complete
tamamlama

Yazdan önce onu tamamlamalıydım. - I should have completed it before summer.

Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar. - Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.

complete
{s} tamamlanmış

Ben gelmeden önce iş tamamlanmıştı. - The work had been completed before I arrived.

Yeni köprü, marta kadar tamamlanmış olacak. - The new bridge will have been completed by March.

complete
(Bilgisayar) tamamlamak tam
complete
sonunu getirmek
complete
tekmillemek
complete
{s} iyice
Английский Язык - Английский Язык
complete
compleat
to make whole or entire

    Расстановка переносов

    to make whole or en·tire

    Турецкое произношение

    tı meyk hōl ır întayır

    Произношение

    /tə ˈmāk ˈhōl ər ənˈtīər/ /tə ˈmeɪk ˈhoʊl ɜr ɪnˈtaɪɜr/
Избранное