Bu tür hataların gelecekte olmamasını sağlamak için elimden geleni yapacağım.
- I will do my best to ensure that such mistakes do not occur in future.
Tom bu tür bir şeyin tekrar olmamasını sağlamak için gücü dahilinde her şeyi yapacağını söyledi.
- Tom promised to do everything within his power to ensure that this kind of thing wouldn't happen again.
Ondan önce, gerçekten emin olsak iyi olur.
- Before that, we had better make sure of the fact.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
- One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.
- Tom double-checked his door to make sure it was locked.
Ben zamandan emin olmak istiyorum.
- I'd like to make sure of the time.
When you leave, make sure you lock the door behind you.
... pushing trade deals, but trade deals that make sure that American workers and American ...
... get trained for the jobs that are out there right now. And I want to make sure that we ...