Tom sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- Tom did it just to impress Mary.
Seni etkilemek istiyordum.
- I wanted to impress you.
Havaiili konuşmayı öğrenmek istiyorum, böylece kız arkadaşımı etkileyebilirim.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
Sergi çok etkileyiciydi.
- The exhibition was very impressive.
Henderson impressed in his first game as captain.