Gök gürültüsü öğrencileri korkuttu.
- The thunder frightened the students.
Bir gök gürültüsü beni afallattı.
- I was taken aback by a thunderclap.
Uzakta gök gürlediğini duydum.
- I heard it thunder in the distance.
Oyun sırasında, aniden yağmur yağmaya başladı ve ayrıca gök gürledi.
- During the game, it suddenly began to rain and it thundered, too.