İyiyi kötüden ayırmak kolaydır.
- It's easy to distinguish good from evil.
İşi oyundan ayırmaktan hoşlanıyorsunuz.
- You like to distinguish work from play.
Onları birbirinden ayırt etmek kolaydır.
- They are easy to distinguish from each other.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
- The twins look so much alike it's next to impossible to distinguish one from the other.
İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
- You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.
Bir sakalla mükemmel görüneceğini düşünüyorum.
- I think you'd look distinguished with a beard.