Senden nefret etmek istemiyorum.
- I don't want to hate you.
Kimse benim ülkemden nefret etmek istemez.
- Nobody wants to hate my country.
Bazıları tartışmaktan nefret ederler.
- Some people hate to argue.
O, kocasından nefret etti.
- She hated her husband.
Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
- Fred went so far as to say that he had hated me.
Ondan nefret etmemin nedeni bu.
- This is why I hate him.