Çocuklar kabarcıklar üflüyor.
- The children are blowing bubbles.
Tom pastadaki tüm mumları üfleyip söndüremedi.
- Tom wasn't able to blow out all the candles on the cake.
Bizi yumruk yumruğa getiren neydi?
- What made us come to blows?
O yüzüme bir yumruk attı.
- He dealt me a blow in the face.
Bu beni hâlâ şok ediyor.
- It still blows my mind.