Televizyon ya da internet olmayan hayatı hayal etmek zor.
- It's difficult to imagine life without television or the Internet.
Onu hayal etmek neredeyse imkansız.
- It's almost impossible to imagine.
Bu hayal etmek oldukça kolaydır.
- It's pretty easy to imagine.
Televizyon ya da internet olmayan hayatı hayal etmek zor.
- It's difficult to imagine life without television or the Internet.
Evcil hayvanın olmadığı bir hayatı düşünmek zor.
- It's hard to imagine a life without pets.
Bir ailenin bizimkinden daha işlevsiz olduğunu düşünmek zor.
- It's hard to imagine a family more dysfunctional than ours.
Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
- Somehow I have taken a fancy to that girl.
O, fantezi bir şey değildi.
- It wasn't anything fancy.
Mumlar yakın, güzel çarşaflar kullanın, fantezi iç çamaşırı giyin. Özel bir gün için saklamayın. Bugün özeldir.
- Burn the candles, use the nice sheets, wear the fancy lingerie. Don't save it for a special occasion. Today is special.
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
- Imagine that you have a time machine.
Olmayı hayal ettiğimiz kadar mutlu ya da mutsuz değiliz.
- We are not as happy or unhappy as we imagine ourselves to be.
Böyle süslü bir evde yaşayabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- I never for a moment imagined I'd be able to afford to live in such a fancy house.
Süslü bir şey giymene gerek yok.
- You don't need to wear anything fancy.
Mary'nin kocası gecikmiş yıldönümü yemekleri için onu fantazi Fransız restoranına götürdü.
- Mary's husband took her to the fancy French restaurant for their belated anniversary dinner.
I cannot even imagine what you are up to!.
The board imagines the merger should increase profits about a quarter.
Try to imagine a pink elephant.
She imagined that the man wanted to kill her.
Imagine that we were siblings.
... You can imagine situations where companies like Google, ...
... So imagine a situation five to 10 years from now when there's ...