Bana öyle bakmayı durdurur musun?
- Would you stop looking at me like that?
Lütfen beni izlemeyi durdurur musun?
- Would you please stop following me?
Girişte bir araba durdu.
- A car stopped at the entrance.
Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
- How about stopping the car and taking a rest?
Bu tapa şişeye uymaz.
- This stopper does not fit the bottle.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.
- John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more.
Hıçkırığı durdurmak için ne yapmalıyım?
- What should I do to stop hiccups?
Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.
- The Japanese military forces seemed too strong to stop.
Benimle konuştuğun sürece, iyi, fakat sen durur durmaz, ben acıkırım.
- As long as you're talking to me, it's fine, but as soon as you stop, I get hungry.
Tren durmadan önce, inmemelisin.
- You must not get off the train before it stops.
Bu tren her istasyonda durur.
- This train stops at every station.
Bu tren tüm istasyonlarda durur.
- This train stops at all stations.