Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
- Tom didn't intend to let Mary kiss him.
Tom Mary'nin gitmesine izin vermek istemiyor.
- Tom doesn't want to let Mary go.
Seni işinden engellememe izin verme.
- Don't let me keep you from your work.
Bunun gelecekte tekrar olmasını engelleyebileceğimiz yollar hakkında konuşalım.
- Let's talk about ways that we might prevent this from happening again in the future.
Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
- We have to take steps to prevent air pollution.
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Tom bırakmak istiyor.
- Tom wants to let it go.
Onu bırakmak istemiyorum.
- I don't want to let go of it.
Tom Mary'nin gitmesine izin vermek istemiyor.
- Tom doesn't want to let Mary go.
Onların geçmesine izin vermek için kenarda durdum.
- I stood aside to let them pass.
Eskiden yaptığımız gibi parkta yemek yiyelim.
- Let's eat in the park like we used to.
Dün eski bir arkadaştan bir mektup aldım.
- I got a letter from an old friend yesterday.