to have to

listen to the pronunciation of to have to
Английский Язык - Турецкий язык
zorunda olmak
zorunda olmak

Sana ateş etmek zorunda olmak istemiyorum. - I don't want to have to shoot you.

Kimseyi incitmek zorunda olmak istemiyorum. - I don't want to have to hurt anyone.

-meli
-malı
mecburiyetinde kalmak
gerekmek

Karşılıklı adımlar atmak gerekmektedir. - Mutual steps have to be taken.

-mek zorunda olmak
mecbur olmak
zorunda kalmak

Seni incitmek zorunda kalmak istemiyorum ama yoluma çıkarsan başka seçeneğim kalmayacak. - I don't want to have to hurt you, but if you get in my way, I'll have no choice.

Oraya Tom ile gitmek zorunda kalmaktan nefret ediyorum. - I'd hate to have to go there with Tom.

to have
siye
to have
vardırma
to have
zora
to have
sinin
have to
-meli, -malı: I have to go. Gitmeliyim. had better -se iyi olur: I had better go. Gitsem iyi olur
Английский Язык - Английский Язык
Must (logical conclusion)

It has to be an electrical fault.

Must; need to; to be required to. Indicates obligation

You have to wear a seat belt.

To have
hae
to have to

    Турецкое произношение

    tı häv tı

    Произношение

    /tə ˈhav tə/ /tə ˈhæv tə/

    Видео

    ... Or you go to classes, which you have to pay for. ...
    ... had told me I'd have to take for the rest of my life. ...
Избранное