Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
 - I'm glad to hear that she is unmarried.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
 - The old man was hard of hearing.
O kötü işitmekten özürlü.
 - She is handicapped by poor hearing.
Daha fazla özürler işitmek istemiyorum.
 - I don't want to hear any more excuses.
Onu dinlemekten bıktım.
 - I'm sick of hearing it.
Biz bir sonuca ulaşmadan önce, Tom'un görüşünü en azından bir kez dinlemek istiyorum.
 - I'd like to hear Tom's opinion at least once before we come to a conclusion.
Tom'un Fransızca öğrenmek istediğini duydum.
 - I heard that Tom wanted to learn French.
Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda.
 - Everyone has to learn the words by heart.
İşitebilmek için önde oturdu.
 - He sat in the front so as to be able to hear.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
 - Hearing this song after so long really brings back the old times.
Ben haftalardır senden haber almak için can atıyorum.
 - I've been looking forward to hearing from you for weeks.
Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum.
 - I'm looking forward to hearing from you soon.