Bir grup çete parayı çaldı.
- A group of gangsters stole money.
Bir grup milis onu gördü ve ateş açmaya başladı.
- A group of militia saw him and began shooting.
Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.
- The good team spirit in the work group is valued positively.
Mary'nin elbiseleri tipine ve rengine göre gruplandırılmış.
- Mary's clothes are grouped by type and color.
İtalyanca fiiller üç çekim halinde gruplandırılır.
- Italian verbs are grouped into three conjugations.
Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.
- We came together to form a group.
Sınıf dört gruba ayrıldı.
- The class was divided into four groups.
Ekip küçük gruplara ayrıldı.
- The team was divided into smaller groups.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Gruplar ya küçük bir toplulukla ya da tüm dünya ile bir ilgi paylaşmak için iyi bir yoldur.
- Groups are a good way to share an interest with either a small community or the whole world.
Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular.
- They formed themselves in groups of five.
O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti.
- He confessed in court that he was in touch with racist groups.
... given your history, seeing you stand here before this group, ...
... out to a larger group of beta testers. ...