Kötü niyetli dedikodular orman yangını gibi yayılır.Sanırım kötü haber tez yayılır demelerinin nedeni budur.
- Malicious gossip spreads like wildfire. I guess that's why they say bad news travels fast.
Dedikoduya çok düşkündür.
- She is very fond of gossip.
Sen böyle bir dedikoducusun.
- You're such a gossip.
O bir müzmin dedikoducu.
- She is a confirmed gossip.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Dedikodu yapan biri değilim.
- I'm not one to gossip.
Her zaman dedikodu yapar.
- He's always gossiping.
İnsanlar dedikodu yapmaktan hoşlanır.
- People like gossiping.