Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
- I must return home within a week.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.
- I have to return this book to the library today.
Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.
- Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work.
Boston'a geri dönmek zorundayım.
- I have to get back to Boston.
Tom işe geri dönmek zorunda.
- Tom has to get back to work.
Sana geri dönmek zorunda kalacağım.
- I'll have to get back to you.
Geri gelmekten çok memnundum.
- I was very glad to get back.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Keşke tekrar çocukluğuma geri dönsem.
- I wish I'd get back to my childhood again.
Sen geri dönünceye kadar burada bekleyeceğim.
- I'll stay here till you get back.
Geri almaktan çok memnun oldum.
- I was very glad to get back.
Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
- I only wish I could return the favor.
Tom karşılık olarak bir şey istedi.
- Tom wanted something in return.
When I get back from holiday, I expect the house to be tidy.
I lent her my guitar over the Christmas holidays, and will get it back when the term starts.
... people hired. If we have more people hired, if we get back manufacturing jobs, if we get ...
... MR. ROMNEY: Let's get back to Medicare. ...