Birbirimizi cesaretlendirmek zorundayız.
- We have to encourage each other.
Tom'u daha çok çalışmaya teşvik etmek için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsunuz?
- What do you think is the best way to encourage Tom to study more?
Tom'u okulda kalmaya teşvik etmek için elimden geleni yapacağım.
- I'll do whatever I can to encourage Tom to stay in school.
Onu tekrar denemem için beni cesaretlendirdi.
- He encouraged me to try again.
O, haber tarafından cesaretlendirildi.
- She was encouraged by the news.
Kimse onu teşvik etmedi.
- No one encouraged her.
Hiç kimse onu teşvik etmedi.
- Nobody encouraged her.
The royal family has always encouraged the arts in word and deed.