O, ayakkabılarını giymek için eğildi.
- He stooped to put on his shoes.
Bazı giysiler giymek istiyorum.
- I'd like to put on some clothes.
Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.
- She took off her old shoes and put on the new ones.
O kazağını ters yüz giydi.
- He put on his sweater wrong side out.
She's putting on that she's sicker than she really is.