Tom'un Mary'yi takip etmekten başka hiçbir seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to follow Mary.
Onu takip etmek zorunda kaldım.
- I was compelled to follow her.
Siz beyefendiler beni izlemek ister misiniz?
- Would you gentlemen like to follow me?
Yapmanız gereken bütün şey beni izlemektir.
- All you have to do is follow me.
Ona dava açmak istemiyorum.
- I don't want to sue him.
Ona dava açmak istemiyorum.
- I don't want to sue her.
Tom'u takip etmek zorundayız.
- We have to follow Tom.
Tom'un Mary'yi takip etmekten başka hiçbir seçeneği yoktu.
- Tom had no choice but to follow Mary.
Köpeği her yerde onu gittiği yerden takip eder.
- His dog follows him wherever he goes.
Bir lider mi yoksa bir takipçi misiniz?
- Are you a leader or a follower?
Kitaplar bilimleri izlemeli ve bilimler kitapları değil.
- Books must follow sciences, and not sciences books.
Tom görünmeden Mary'yi izlemeyi oldukça kolay buldu.
- Tom found it fairly easy to follow Mary without being seen.
Ben hukuku izleyeceğim.
- I will follow the law.
Biz onun dersini izlemeliyiz.
- We should follow his example.
O emirleri dinlemekten başka seçeneğim yok.
- I have no choice but to follow those orders.
Yapacağın tek şey onun tavsiyesini dinlemek.
- All that you have to do is to follow his advice.
Sadece talimatlara uymak zorundasın.
- You only have to follow the instructions.
Onlara uymak zorunda değiliz.
- We don't have to follow them.
Önceki hayatınızda kim olabileceğinizi öğrenmek için aşağıdaki formu doldurunuz.
- Complete the following form to know who you could have been in a previous life.
Aşağıdaki cümleleri Japoncaya çevir.
- Translate the following sentences into Japanese.
Tom'u dava etmek istemiyorum.
- I don't want to sue Tom.
Neden seni dava etmek isteyeyim?
- Why would I want to sue you?
Plastik cerrah yüz germeyi eline yüzüne bulaştırdı ve milyonlarcası için dava açıldı.
- The plastic surgeon botched the facelift and was sued for millions.
Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.
- We sued the insurance company because it violated the terms of our policy.
Lütfen okul kurallarına uyun.
- Please follow the school rules.
Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Please follow the nurse's directions.
Buradan canlı çıkmak istiyorsan, beni izle.
- If you want to get out of here alive, follow me.
though oft looking backward, well she vewd, / Her selfe freed from that foster insolent, / And that it was a knight, which now her sewd, / Yet she no lesse the knight feard, then that villein rude.
Follow these instructions to the letter.
Follow that car!.
... So the whole thing is if you're going to follow this strategy, ...
... - JUST FOLLOW ME. - UH-HUH. ...