Tesisatçı bizim lavaboyu tamir etmek için birçok alet kullandı.
- The plumber used many tools to fix our sink.
Ben tost makinesini tamir etmek zorunda kaldım.
- I had to fix the toaster.
Kırık camı onarmak için buradayım.
- I'm here to fix the broken window.
İşçilerimiz buz fırtınasının neden olduğu hasarı onarmak için gece gündüz çalışıyorlar.
- Our employees are working around the clock to fix the damage caused by the ice storm.
Tom onu düzeltmek için ne zaman uğruyor?
- When's Tom coming over to fix that?
Onu düzeltmek Tom'un sadece beş dakikasını aldı.
- It only took Tom a few minutes to fix that.
Sana iyi bir yemek hazırlamak için geldim.
- I came to fix you a decent meal.
Tom kendini berbat bir çıkmazda buldu.
- Tom found himself in a terrible fix.
Kendimi korkunç bir çıkmazda buldum.
- I found myself in a terrible fix.
Onlar tabelayı duvara tutturdular.
- They fixed the sign to the wall.
Düzeltilmesi gereken bir şey gördün mü?
- Did you see anything that needs to be fixed?
Bir hatayı düzeltmeliyim.
- I have to fix a mistake.
Artık sorunun ne olduğunu bildiğinize göre onu düzeltmenin ne kadar zaman alacağını düşünüyorsunuz?
- Now that you know what the problem is, how long do you think it'll take to fix it?
Sami daha az pahalı bir onarım önerdi.
- Sami suggested a less expensive fix.
Saatimi tamir ettirdim.
- I had my watch fixed.
Mümkün olduğunca kısa sürede onu tamir etmesi için birini gönderir misin?
- Will you send someone to fix it as soon as possible?
Çalışmak için burada olmak yerine onun burada sadece kalıcı bir fikstür olduğunu anlarsın.
- Instead of being here to work, you get the sense that he's simply a permanent fixture here.
Bunu düzeltmek imkansız.
- It's impossible to fix.
Artık sorunun ne olduğunu bildiğinize göre onu düzeltmenin ne kadar zaman alacağını düşünüyorsunuz?
- Now that you know what the problem is, how long do you think it'll take to fix it?
Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
- There is a fixed standard in the king's principles.
Biz fiyatı 15 dolarda sabitledik.
- We fixed the price at $15.
That heater will start a fire if you don't fix it.
That plumber's fix is much better than the first one's.
It rained before we repaired the roof, and were we in a fix!.
A majority of voters believed the election was fixed in favor of the incumbent.
She fixed dinner for the kids.
He got caught breaking into lockers, so a couple of guys fixed him after work.
Just one fix! -Alain Jourgensen.
We have a fix on your location.
A leech can fix itself to your skin without you feeling it.
He fixed me with a sickly grin, and said, I told you it wouldn't work!.
She's fixed on the idea of becoming a doctor.
Rover stopped digging under the fence after we had the vet fix him.
... to make sure that we fix the system. The first thing we did was to streamline the ...
... But we're also a nation of laws. So what I've said is we need to fix a broken immigration ...