Tom yapmak için başladığı her şeyi başarabildi.
- Tom was able to accomplish everything he'd set out to do.
İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
- It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
O başladığı şeyi sonuçlandırır.
- He accomplishes whatever he sets out to do.
Hayatta bir şey başarmak istiyorum.
- I want to accomplish something in life.
Söylemek kolaydır ve başarmak zordur.
- It is easy to say and hard to accomplish.
On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.
- Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job.
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
- Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.