Kalışımı Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.
- I'd like to extend my stay through Sunday.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.
- She wants to extend the no-smoking area.
Kalışımı Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.
- I'd like to extend my stay through Sunday.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
O, sigara içilmeyen alanı genişletmek istiyor.
- She wants to extend the no-smoking area.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
Şirketi işini genişletiyor.
- His company is extending its business.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
- The city wants to extend the road.
Şirketi işini genişletiyor.
- His company is extending its business.
Tom Bostonda kalışını uzatmayı umuyor.
- Tom hopes to extend his stay in Boston.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Tom vizesini uzatabildi.
- Tom was able to extend his visa.
Kalışını beş gün uzattı.
- She extended her stay by five days.
... to extend which would defy conventional economists if you ask people a single ...
... and extend a hand to those devastated by disaster ...