to explain; to solve; to unriddle

listen to the pronunciation of to explain; to solve; to unriddle
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to explain; to solve; to unriddle в Английский Язык Турецкий язык словарь

riddle
bilmece

Sadece atak bir zihin bu bilmeceyi çözebilecek. - Only an audacious mind will be able to solve this riddle.

Tavuk neden yolun karşısına geçti? çok meşhur ve bolca cevabı olan bir İngiliz bilmecesidir. - Why did the chicken cross the road? is a very well-known English riddle, to which there are a multiplicity of answers.

riddle
{f} bulmaca çözmek
riddle
{i} bulmaca

Onun planları bir bulmaca. - His plans are a riddle.

Bir sonraki bulmaca nedir? - What is the next of the riddle?

riddle
esrar
riddle
kalburlamak
riddle
kalburdan geçirmek
riddle
(with ile) delik deşik etmek
riddle
{f} elemek
riddle
{i} kalbur
riddle
{i} sır
riddle
{i} muamma

Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece. - Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.

riddle
{f} eleştirmek
riddle
{f} üstü kapalı konuşmak
riddle
kalburla elemek
Английский Язык - Английский Язык
riddle
to explain; to solve; to unriddle

    Расстановка переносов

    to explain; to solve; to un·rid·dle

    Произношение

Избранное