Değerli bir öğrenci olabileceğimi umuyorum.
- I hope I can be a worthy student.
Tom değerli bir rakip.
- Tom is a worthy opponent.
Onun davranışı takdire şayandır.
- His behavior is worthy of respect.
O kuşkuya layık değildi.
- He wasn't worthy of suspicion.
Mary güveninize layık değildi.
- Mary was not worthy of your trust.
Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
- There was nothing worthy of remark at the fair.
Bu kitap dikkate değer.
- This book is worthy of attention.