Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
- They have enough capital to establish another factory.
Nihai amacımız dünya barışını kurmaktır.
- Our ultimate goal is to establish world peace.
Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.
- The town was established in the 18th century.
Okul, 1650'de kuruldu.
- The school was established in 1650.
Başarılı olmak için iyi bir plan yapmak zorundasın.
- To be successful, you have to establish a good plan.
Bu keşif araştırma yapmak için bent kapaklarını açtı ve soruşturmanın meşru alanı olarak disiplin kurulmasına neden oldu.
- This discovery opened up the floodgates to research and led to the establishment of the discipline as a legitimate field of inquiry.
Sinir hücresinin sinir dokusu için temel birim olduğunu belirlemek neden bu kadar zor?
- Why is it so difficult to establish that the nervous cell is the basic unit for the nervous tissue?
Bush yeryüzünde adaleti tesis etmek Allah tarafından gönderildiğini düşünüyor.
- Bush thinks that he has been sent by God to establish justice on Earth.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He left part of his estate to his son Robert.
Mal varlığınının bir kısmını oğlu Robert'a bıraktı.
- He settled part of his estate on his son Robert.
O, mülküne varis olarak sahip oldu.
- He succeeded to his estate.
Sami, Mısır'da bir mülk bıraktı.
- Sami left an estate in Egypt.
Tom amcasının arazisini miras olarak aldı.
- Tom inherited his uncle's estate.
Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
- My aunt inherited the huge estate.
Tom'un vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
- According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
Then she began a treatie to procure, / And stablish termes betwixt both their requests .
... their content will establish brand and therefore establish ...
... a long time, I think, to re-establish its ability to deliver basic services, but what ...