Onunla evlenmek niyetindeydi.
- He intended to marry her.
Seninle evlenmek istiyorum.
- I intend to marry you.
Suzie ile evlenmek üzere değilim.
- I'm not about to marry Suzie.
Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı.
- It was clear that Hanako did not wish to marry Taro.
Keşke benimle evlense.
- If only she would marry me.
Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
- According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
Kızını bir doktorla evlendirmek istiyor.
- She wants to marry her daughter to a doctor.
Kızını benim gibi bir adamla evlendirmek ister misin?
- Would you want your daughter to marry a guy like me?