Pencereyi kırmak için bir çekiç kullanıldı.
- A hammer was used to break the window.
Tom kapıyı kırmak için uğraşmaya başladı.
- Tom began trying to break down the door.
İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.
- I've done half the work, and now I can take a break.
Onlar şu anda bir mola veriyorlar.
- They're having a break at the moment.
Ben dün kahvaltı etmeden evden çıktım.
- I left home without having breakfast yesterday.
Savaş çıksa ne yaparsın?
- What would you do if war were to break out?
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everybody has a breaking point.
Plastik kolayca kırılmaz.
- Plastic does not break easily.
Lütfen bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.
- Please be careful not to break this vase.
O, oğlunun sigara içme alışkanlığı kırmaya çalıştı.
- He tried to break his son's habit of smoking.
Japonya, Kore için herhangi bir Rus tehdidini sona erdirmek istiyordu.
- Japan wanted to end any Russian threat to Korea.
Eisenhower, savaşı sona erdirmek için mücadele etti.
- Eisenhower had campaigned to end the war.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
The forecast says the hot weather will break by midweek.
He said he would see it through.
... about the end of the article. ...
... Cloud Messaging back end into my app. ...