Tom, Mary'nin oy kullanmak için çok genç olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was too young to vote.
Oy kullanmak istemiyor musun?
- Don't you want to vote?
Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.
- Tom is old enough to vote.
O, oy vermek için yeterince yaşlı değil.
- He is not old enough to vote.
Kurultay tekrar oylama yaptı.
- The convention voted again.
Delegeler onu ilk oylamada seçti.
- The delegates elected him on the first vote.
Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.
- It was clear to everyone that the vote would be close.
Biz oy hakkına sahip özgür vatandaşlarız.
- We are free citizens with the right of vote.
İsviçre'deki kadınların 1970'lere kadar oy hakkına sahip olmadıklarına inanabilir misiniz?
- Can you believe that women in Switzerland didn't receive the right to vote until the 1970's?
Bir daha asla oy kullanmamaya karar verdim.
- I've decided never to vote again.
Kararımı değiştirmiyorum.
- I'm not changing my vote.