Tekne akıntıyla sürüklendi.
- The boat drifted down the stream.
Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.
- The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
Sami, sorunlarından uzaklaşmak ve serser olmak istiyordu.
- Sami wanted to walk away from his problems and become a drifter.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
It is there seen that at a distance from the valleys of streams, the old glacial drift usually comes to the surface, and often rises into considerable eminences.
... As the continents drift, ...